İşitme kaybıyla yaşayan çocukların okula uyum süreci, çocuğun işitme kaybının derecesine, yaşına, öğrenme şekline ve destekleyici önlemlerin varlığına bağlı olarak değişir. Bunun yanında işitme kaybıyla yaşayan çocuklar, uygun destek programları ve yönlendirmeyle başarılı bir şekilde okula uyum sağlarlar.
Çocuğun okula uyum sürecinin sağlanmasında işitme kaybının erken tanılanması çok önemlidir. İşitme cihazları veya koklear implantlar gibi işitme yardımcı cihazlar, çocuğun işitsel iletişim yeteneklerini desteklemek için uyum sürecinde kullanılabilir. İşitme becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur ve çocuğun okula uyum sürecini destekler.
İşitme kaybı olan çocukların okula uyum sürecinde, öğretmenler ve diğer okul personeli önemli bir rol oynar. Öğretmenlerin işitme kaybıyla ilgili farkındalığı artırılmalı ve gerekli eğitim ve kaynaklar sağlanmalıdır. İşitme kaybı olan çocuklar için sınıf içinde ve derslerde destekleyici önlemler alınmalıdır. Oturma düzeni, görsel materyallerin kullanımı, yardımcı ekipman kullanımına dikkat edilmelidir. Ayrıca öğretmenler çocukların birbirleriyle iletişim kurmalarını sağlamalı ve çocuklara da bu konuda motivasyon kazandırmalıdırlar.
İşitme kaybı pediatrik (çocuklarda) popülasyonda en sık görülen doğumsal nörolojik problem, erişkin ve geriatrik (ileri yaşta) popülasyonda ise görülme sıklığı en fazla olan duyusal eksiklik olarak karşımıza çıkmaktadır. İşitme kaybının küresel olarak bakıldığında dünya nüfusunun %5,3’ü etkilediği tahmin edilmektedir ve görülme sıklığı yaşla birlikte artış göstermektedir. Yaşlanan toplum göz önüne alındığında ise 2030 yılına kadar erişkin başlangıçlı işitme kaybının, diyabet ve insan immün yetmezlik virüsünün (HIV) üzerine çıkarak yedinci en büyük hastalık yükü olacağı tahmin edilmektedir. Tedavi edilmeyen ve zamanla ilerleyen bir işitme kaybı insanlarla iletişime girme isteksizliğine, sosyal izolasyona, düşük yaşam kalitesine ve aynı zamanda demans riskinin artmasına sebebiyet verecektir. İnsanlar işitme kayıpları olsa da bu durumu başlarda fark edememekte ya da önemsememektedir ve bu durum ileride daha kötü tablolar olarak karşımıza çıkmaktadır. İşitme kaybının başlarda çok önemsenmemesinin ya da fark edilmemesinin nedenini öğrenmek için, işitme kayıplarının derecelerini ve etkilerini biraz yakından incelememiz gerekmektedir.
Peki nasıl anlaşılır?
Çok hafif derecede bir işitme kaybı var iken sessiz ortamlarda konuşmayı anlama yetisinde anlamlı bir etkilenme gözlenmez; ancak bu kadar hafif bir işitme kaybında dahi gürültülü ortamlarda anlama becerisi oldukça fazla etkilenir. Hafif orta derecede bir işitme kaybı varsa ve özellikle yüksek frekanslar olarak tanımlanan tiz sesleri duyma bölgesi daha çok etkilenmişse hem sessiz hem de gürültülü ortamlarda kişinin konuşulanları anlama yetisinde anlamlı bir düşüş gözlenir. Bu tipteki işitme kaybında sessiz ortamda kişi konuşma konusu hakkında bilgi sahibiyse ve yüz yüze konuşuyorsa çok sıkıntı yaşamazken, özellikle gürültülü ortamda işitme cihazı kullanmıyorsa söylenilen mesajın yaklaşık %50-70’ini kaçırma olasılığı oldukça yüksektir. Orta derecede işitme kaybı varsa ve işitme cihazı kullanmıyorsa, yüz yüze konuşsa dahi konuşulan konuların birçoğunu anlamama sorunu yaşayacaktır. Cihaz kullanmadığı sürece kendi sesini daha rahat duyabilmek için daha yüksek sesle konuşacaktır. Çok ileri derecede işitme kaybında ise kişi, çevresel sesleri vibrasyon olarak adlandırılan titreşimler olarak algılayacaktır. Konuşma algısının temel dayanağı ise sadece görsel olarak dudak okumaya bağlı olacaktır. İşitme cihazlarının sağladığı amplifikasyon olmadığı sürece çevredeki yüksek şiddetteki sesleri bile duymada sorun yaşayacaktır.
İşitme ile konuşmayı anlamak birbiriyle aynı olduğu düşünülen fakat birbirinden farklı terimlerdir. İşitme, sesin kulağımıza girdiği noktadan itibaren beyne gidene kadar ki süreçtir. Konuşulanları anlamak ise beyne giden işitme bilgisinin burada bir karşılığının olması ve bir anlama dönüşmesi sürecidir. Çok hafif derecede işitme kaybına sahip olan kişilerde, işitme de azlık ile birlikte en çok zarar gören yer ise konuşmayı anlama kısmıdır. Bu sebeple işitme kaybının erken tanılanması ve eğer gerekiyorsa erken cihazlandırılmak oldukça önemlidir.